Elbette size kitabın tam bir kopyasını yazmayacak olsam da kitapta canavarlar hakkında daha fazla bilgi edinebileceğiniz bazı yerleri sizin için seçtim.
CANAVAR NEDİR?
Sihirle uğraşan topluluğun çoğunun kabul ettiği tanımlar, ancak 1811'de bulundu. Yeni atanan Sihir Bakanı Grogan Stump, sihirle uğraşan topluluğun yasalarını anlamaya yetecek ve bu yasaları şekillendirme sorumluluğunu kısmen üstlenebilecek her yaratık'ın varlık olduğunu resmen bildirdi. İfrit temsilcileri cincüceler yokken sorguya çekildi ve onlara söylenen hiçbir şeyi anlamadıklarına hükmedildi; bu yüzden de, iki bacak üzerinde yürümelerine rağmen, canavar olarak sınıflandırıldılar; denizhalkı, çevirmenler aracılığıyla ilk kez varlık olmaya davet olundu; periler, cinperiler ve yercüceleri, insanı andıran görünüşlerine rağmen kararlıbir şekilde canavar kategorisine dahil edildi.
MUGGLE'LAR FANTASTİK CANAVARLARIN NE KADAR FARKINDA? KISA BİR TARİHÇE
Çoğu büyücüye şaşırtıcı gelecek ama Muggle'lar bizim onca zamandır saklamak için var gücümüzle uğraştığımız sihirli ve korkunç yaratıklardan her zaman habersiz değillerdi. Ortaçağ'da Muggle sanat ve edebiyatına bir göz atarsak, şimdi hayali olduğuna inandıkları birçok yaratığın o sıralar gerçek sayıldığını görürüz. Ejderha, grifin, tek boynuzlu at, anka kuşu, at-adam – bunlar ve daha nicesi, dönemin Muggle eserlerinde temsil edilirler (çoğu kez neredeyse gülünç derecede hatalı olsalar bile).
Ancak, o dönemin Muggle hayvan kitapları daha yakından incelenirse, çoğu sihirli canavarın ya Muggle'ların dikkatinden tamamen kaçtığı ya da başka bir şeyle karıştırıldığı görülür. Worcestershire'dan Fransisken bir keşiş olan Peder Benedict tarafından yazılmış ve günümüze bir parçası kalmış bir elyazmasını inceleyelim:
Bugün Şifalı Nebatat Bahçesi'nde seyahat ederken, fesleğeni bir yana ittim de devasa boyutta bir Gelincik keşfettim. Gelinciklerin her daim yaptığı gibi koşup saklanacağına üzerime atladı, beni zemine fırlattı ve pek gayrıtabii bir gazapla, "Çık şurdan, keltoş!" dedi. Sonra burnumu öyle bir ısırdı ki, burnum saatlerce kanadı. Frer, konuşan bir Gelincik gördüğüme inanmaya hiç heveskâr değildi ve bana acaba Peder Boniface'nin Şalgam Şarabı'yla demlendim mi diye sordu. Burnum hâlâ şişolduğu ve kanadığı için, Akşam Duası'ndan muaf tutuldum.
Belli ki, Muggle dostumuzun ortaya çıkardığı şey aslında bir gelincik değil, büyük bir ihtimalle en sevdiği avın, yani yercücelerinin peşine düşmüş bir Carcar'mış.
''Her büyücü hükümeti kendi bölgesinin sınırlarıdahilinde yaşayan bütün sihirli canavarların, varlıkların ve ruhların saklanması, bakımı ve denetiminden sorumlu olacaktır. Böyle bir yaratığın Muggle topluluğuna zarar vermesi ya da onların dikkatini çekmesi halinde, o ülkenin büyücü hükümeti Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu tarafından disiplin cezasına çarptırılacaktır.''
Görüş Silme Büyüleri
Sokaktaki büyücü de sihirli hayvanların saklanmasında kısmen rol oynar. Örneğin, Hipogrif sahibi olanlar yasalara göre, onu görebilecek herhangi bir Muggle'ın görüşünü bozmak için canavarı bir Görüş Silme Büyüsü'yle efsunlamakla yükümlüdür. Genellikle etkileri çabuk geçtiğinden, Görüş Silme Büyüleri her gün tekrarlanmalıdır.
Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi bütün bilinen canavarlar, yaratıklar ve ruhların sınıflandırmasını yapar. Bunlar, bir yaratığın tehlike derecesini bir bakışta algılayacak bir rehber sunar. Sınıflandırmanın beş kategorisi aşağıdaki gibidir:
Sihir Bakanlığı Sınıflandırması (S.B. S.):
XXXXX
Büyücü katili olduğu bilinenler / eğitmesi ya da evcilleştirilmesi imkânsız
XXXX
Tehlikeli / uzman bilgisi gerektirir / usta büyücüler idare edebilir
XXX
Yeterli düzeydeki büyücüler ilgilenmeli
XX
Zararsız / evcilleştirilebilir
X
Sıkıcı
Bazı durumlarda belirli bir canavarın sınıflandırılması için bir açıklamanın gerekli olduğunu düşündüm ve bu yüzden dipnotlar ekledim.
ACROMANTULA (Akromantula)
S.B.S: XXXXX
Akromantula insan dilini konuşabilen sekiz gözlü devasa bir örümcektir, ilk olarak Borneo'nun balta girmemişormanlarında ortaya çıkmıştır. Belirgin özellikleri arasında vücudunu saran siyah kalın kılları, arası beş metreye varabilen bacakları, heyecanlandığında ya da kızdığında belirgin bir tıkırtı sesi çıkaran kıskaçları ve zehirli salgısıvardır. Akromantula etoburdur ve büyük avları tercih eder. Toprakta kubbe şeklinde ağlar örer. Dişileri erkeklerinden büyüktür ve bir seferde 100 taneye kadar yumurta yumurtlayabilir. Yumuşak ve beyaz olan bu yumurtalar, deniztopları kadar büyüktür. Yavrular altı ilâ sekiz haftada yumurtadan çıkar. Akromantula yumurtaları, Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi'nce, A Sınıfı Ticareti Yapılamayan Mallar olarak tanımlanmıştır, yani ithali ya da satışı halinde ağır cezalar verilir.
ASHWINDER (KÜLBÜKÜL)
S.B.S.: XXX
Külbükül, sihirli bir ateşin haddinden uzun süreyle kontrolsüz halde yanmasına meydan verilince yaratılır. Alev alev yanan kırmızı gözleri olan bu ince, soluk gri yılan, denetlenmemiş ateşin korlarından yükselir ve kendini içinde bulduğu mekânın gölgelerine doğru kaydırarak gider, arkasında kül izleri bırakır.
Külbükül sadece bir saat yaşar ve bu süre içinde de yumurtalarını bırakacağı karanlık ve korunaklı bir nokta arar. Sonra da toza dönüşür. Külbükül yumurtaları parlak kırmızıdır, şiddetli bir ısı yayarlar. Bulunup uygun bir büyüyle dondurulmazlarsa, o mekânı birkaç dakikada tutuştururlar. Evin içinde bir ya da daha fazla Külbükül'ün başıboş dolaştığının farkına varan büyücü, derhal onlarıbulmalı ve yumurtaların olduğu yuvayı saptamalıdır. Bu yumurtalar bir kez dondurulduktan sonra Aşk İksiri yapımında çok değerlidir ve sıtma tedavisi için olduğu gibi yenebilir.
BASİLİSK (Yılanların Kralı olarak da bilinir)
S.B.S.: XXXXX
Kayda geçen ilk Basilisk, Yunanlı bir Kara Büyücü ve Çatalağız olan Hain Herpo tarafından yetiştirilmişti. Herpo, birçok deneyin ardından bir karakurbağasının üzerinde kuluçkaya yattığı bir tavuk yumurtasından, olağanüstü tehlikeli güçlere sahip devasa bir yılan çıkacağını keşfetmişti.
Basilisk, uzunluğu 16 metreye ulaşabilen parlak yeşil renkli bir yılandır. Erkeğin başının üstünde kırmızı bir sorguç vardır. Dişleri son derece zehirlidir ama en tehlikeli saldırı silahı, koca sarı gözleriyle bakışıdır. Bu gözlere doğrudan doğruya bakan herkes anında ölür.
Yemek kaynağı yeterliyse (Basilisk bütün memelilerle kuşları ve sürüngenlerin çoğunu yer), yılan çok uzun süre yaşayabilir. Hain Herpo'nun Basilisk'inin hemen hemen dokuz yüz yıl yaşadığı sanılıyor.
DRAGON (EJDERHA)
S.B.S.: XXXX
Belki de sihirli canavarların en ünlüsü olan ejderhalar, en zor saklananlar arasındadır. Dişiler genellikle erkeklerden daha büyük ve daha saldırgan olur, ama gene de her iki cinse de sadece büyük beceri sahibi ve eğitilmişbüyücülerden başkası yaklaşmamalıdır. Ejderha derisi, kanı, yüreği, karaciğeri ve boynuzu son derece sihirli özelliklere sahiptir, ancak ejderha yumurtaları A SınıfıTicareti Yapılmaz Mallar olarak tanımlanır.
SPHINX (SFENKS)
S.B.S.: XXXX
Mısır sfenksi aslan gövdesine ve insan başına sahiptir. Bin yıldan uzun süredir, cadılar ve büyücüler tarafindan değerli şeyler, ve gizli yerleri korumakta kullanılır. Son derece zeki olan sfenks, bilmece ve tekerlemelerden keyif duyar. Koruduğu şey tehdit edilince, genellikle tehlikeli bir hal alır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder